İletişim
Kamulaştırma hukuku, devletin veya kamu tüzel kişiliklerinin, kamu yararına kullanmak amacıyla özel kişilere ait taşınmazları zorla alması sürecini düzenleyen bir hukuk dalıdır. Kamulaştırma, bir taşınmazın sahibi tarafından rızası alınarak ya da zorla, belirli bir bedel karşılığında devletin kullanımına sunulmasını ifade eder.
Bu süreç, genellikle altyapı projeleri, yol yapımı, enerji santralleri, okul ve hastane gibi kamu hizmetleri için yapılır. Kamulaştırma hukuku, bu tür projelerin, bireylerin mülkiyet haklarına müdahale etmeden adil bir şekilde gerçekleştirilmesini amaçlar.
Kamulaştırma işlemi, belirli yasal prosedürlere ve kurallara tabidir. Türkiye’de kamulaştırma işlemleri, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu çerçevesinde düzenlenir. Kamulaştırma yapılmadan önce, taşınmazın sahibi ile anlaşma yoluna gidilir; ancak anlaşma sağlanamazsa, devlet, mahkeme yoluyla kamulaştırma bedelini belirler ve taşınmazı alır.
Kamulaştırmanın amacı kamu yararı olduğundan, bu süreçte taşınmaz sahibine adil bir tazminat ödenmesi gerekir. Tazminatın belirlenmesinde, taşınmazın piyasa değeri ve kamulaştırılacak alanın özellikleri göz önünde bulundurulur.
Kamulaştırma hukuku, kamulaştırma işlemleri sırasında mülkiyet hakkının ihlali durumlarını engellemeye çalışır ve mağdur olan mülk sahiplerinin haklarını korur. Kamulaştırma sürecinde, devletin kamulaştırma işlemiyle ilgili verdiği kararlar, taşınmaz sahiplerinin itirazlarına açık olmalıdır. Kamulaştırma bedelinin belirlenmesinde, taşınmazın değerinin düşük gösterilmesi, usulsüz işlemler veya mağduriyet durumları ortaya çıkarsa, yargı yolu açık olup, taşınmaz sahipleri bu kararları hukuki olarak sorgulayabilirler. Bu bağlamda, kamulaştırma hukuku, kamu yararı ile bireysel hakların dengesini kuran ve her iki tarafı da koruyan bir yapı oluşturur.